Sevgili okurlarım,

Uzun bir süre dinlenme sürecinden sonra tekrar yazılar hazırlamaya karar verdim. Yeni bir şey söyleyecek miyim? Bilmiyorum. Ancak yazmaya devam edeceğim, çünkü yazmayı seviyorum. Turgut Uyar’ın şiirindeki bir nokta aklıma geliyor. Her şeyi düzeltmenin kalkışmaya çalışmanın yok ettiği. Bu öyle bir cümle ki; her şeyi düzeltmeye kalkıştığımızda yok ettiğimiz kişi kendimiz oluyoruz. İsmet Özel’in sesiyle dinleyin bir de… Tek kelimeyle müthiş.


Yıl 2024, Şubat’ın 28’indeyiz.
Yıl 2022, Şubat’ın 28’indeyim.

Marmara Üniversitesinde okurken bir ekip kurmuştum, Şubat 2022 28’i.

Hayatımda aldığım kararlardan pek pişman olmazdım ancak bu ekibi kurduğuma gerçekten çok pişmanım. Son pişmanlık fayda etmez derler, doğrudur. İşte o yüzden her şeyi dağıtarak ayrıldım, hak ettiler mi? Fazlasıyla…

Bugün gelmek istediğim konu; ekip değil, zaten ekiple ilgili konuşmamı daha önce yapmıştım.

Burada ana nokta var; birlikte güçlü olmak. Değerlidir. Çok değerlidir.

Bugün sizi günlük tutmaya teşvik edeceğim. Herkesin günlük tutmasını isteyeceğim.

Günlük Nasıl Tutulur?

Çocukken bize ödevler verirlerdi, haydi arkadaşlar günlük tutun. O zamanlarda her bir gün benzer gibi gelirdi.

Hiçbir gün, önceki günle aynı değildir,
Her gün farklı anılar, farklı düşünceler,
Farklı fikirler, farklı yaşantılar
Biricik bir hayatta yaşıyoruz.

Biricik bir hayatta yaşadığımızı fark etmemiz gerekiyor. Her birimizin hayat deneyimi farklıdır. Bu deneyimi farklı kılan nedir?

Kesinlikle, insan oluşumuzdur. Bizler insanız… Fikirlerimiz, nöronlarımız, sinapslarımız var. Düşüncelerimizi aktarır, ifade ederiz. Her güne bir çentik atmanızı öneririm. Fotoğraf çekmek, eser üretmek (her anlamda olur; müzikten tutunda fikirden her şey olabilir) bu fikirlerinizi elbette paylaşmayın; çünkü fikirler patentlenemez. Tasarımlar patentlenir. Bir fikriniz olduğunda onu gerçekleştirmek için çok düşünmeniz gerekir. Çok çalışmanız gerekir. Olur mu? Kesinlikle olur? Yok, kesinlikle olmaz. Girişimde önemli olan fikir olabilir ancak bunları üretime dökmek için kafa patlatmanız gerekir. Daha ilk blog yazımda bir şey söylemiştim. Her fikir proje haline geçebilir. Bunu asla unutmayın. Kesinlikle unutmayın. Çok küçük projeler de müthiş projelere dönüşebilir. Yeter ki; isteyin.

Çağımızın Yeni Hastalığı:

Ne İstediğini Bilmemek.

Evet, anlıyorum; yapay zeka çıktı. Mertlik bozuldu. Yapay zeka bizi yönetmeye başladı. Biz onu değil. Buradaki konu çok ciddidir. Bizler yapay zekayı yönetmeliyiz, o bizi değil. Daha önce burada da pek çok kez bu konuya değinmiştim. Implementer terimini uygun bulmuştum. Yani “Uygulayıcı” demek. Ne istediğinizi biliyor musunuz? Ne istediğinizi bilirseniz yapacağınız şeylerin de hesabı yoktur. İşte bu yüzden ne istediğinizi çok iyi bilin. Böylece yaptığınız eylemler de çok nitelikli olacaktır. Çok daha güzel olacaktır. Bu sözlerimi unutmayınız…

Günlük Tutma İpuçları:

Her sabah bir günlük sayfası açarım: Notion üzerinden açıyorum. Gerçekten o kadar mutlu oluyorum ki… Aklıma ne gelirse, ne görürsem her şeyi yazıyorum. Zihnimden geçen düşünceleri aktarıyorum ve bu beni heyecanlandırıyor. Yazı yazmanın da üretim olduğunu unutmayın. Stresli bir gün mü geçiyor? Hemen yazmaya başlayın; ister yazdıklarınızı yırtın atın; ister boyama yapın; çizim yapın her şeyi yapabilirsiniz. Böylece çok daha güzel olacaktır…

Adım 1: Aracınızı Seçin

Ben her yere not alırım. Kağıda; yaprağa ve tuvale. Her yere not alırım. Şimdi hatta alçıya da notlar almaya başladım; yani duvar saati üretiyorum. Tarihi yazmayı unutmayın. Mutlaka tarihleri yazın. Genelde sol alta tarih atarım, sağ alta adımı yazarım. Yani bu benim düşüncelerim; benim fikirlerim derim. Kağıda not alırken böyle yapabilirsiniz.

Ben dijital not tutma aracı olarak Notion kullanıyorum. Benim için çok kolay oluyor. Sizin için de çok güzel olacağına inanıyorum. Haydi şimdi bir günlük sayfası oluşturun! Bu çok eğlenceli olacak 😊.

Adım 2: Aklınıza Ne Gelirse Yazın.

Ferhan Şensoy’un bir konuşması aklıma geliyor. Yanılmıyorsam Ülkü Tamer için diyordu. Yanlışım varsa düzeltiriz… Her gün moda sahiline daktilosunu atıp yazılar yazmaya başlarmış… Bu müthiş bir şey değil mi? Kuş uçtu. Kuşu yaz. Bir güvercin uçtu. Hemen yaz. Ne görüyorsan; ne düşünüyorsan her şeyi yazın.

Adım 3: Yazdıklarınızı Okuyun.

Zamanla yazdıklarınız değerini yitirebilir ve bunu ben mi yazdım ya? Diyebilirsiniz. Ben başta bunları çok yaşardım. 300 bin kelimeden fazla yazınca tabii ki çok da etki etmiyor. Artık yazı yazmak benim için çocuk oyuncağı. İşte bu yüzden yazın arkadaşlar. Çizin arkadaşlar. Çekin arkadaşlar. Güzel manzara. Güzel fikir. Güzel düşünce. Hepsi harikadır. Güzele sevdalanmanın vakti artık geldi, arkadaşlar. Güzel olan her şeyi sevin. Değer verin ve değer alın. Bunlar müthiş olaylardır. Olaylar da olgu olursa bu iş tamamdır.

Adım 4: Fikirleriniz Sizin Olsun.

Yazdıkça fark edeceksiniz ki; düşünceleriniz çok etkili olacaktır. Tabii ki başka insanlardan etkilenebilirsiniz; ancak kendinizi bulursanız dünyanın en iyisi olacağını düşünüyorum. Bu yüzden çalışın arkadaşlar. Her gün aralıksız, yazın. Çizin. Üretin. Üretmenin verdiği hazzı başka hiçbir şey vermez. Bunu asla unutmayın.

Adım 5: Fikirlerinizi Paylaşın.

Fikriniz sizin olduğu için çok güvendiğiniz arkadaşlar, aileniz yani dostlarınızla paylaşın. Çok güzel olacaktır. Üretin be arkadaşlar… Üretin. Ben çok yoğunum ama gerekirse üretiminizi yarım saat kadar dinleyebilirim. Gayet de güzel olacağını dğüşünüyorum.

Yine başınızı şişirdiğim bir yazı hazırladım. Güzel mi oldu? Sizinle konuşmayı özlemişim. Umarım siz de benim yazılarımı özlemişsinizdir.

Hoş kalın….