Sevgili okurum,
20 Eylül sabahından merhaba. Önceki yazımda; bir fikri, proje haline getirmenizin mümkün olduğundan bahsettim. Dediğim gibi her fikir projeye dönüşebilir. Mesela ben; ormanıma bir ağaç olarak blog/bülten projesi olarak ekledim. Bir orman yetiştirmeye çalışıyorum. Her projem ise ağaçlar olmuş oluyor. Bugün sizle paylaşmak istediğim bir konu var; pazarlama. Bir süredir Sistem → Pazarlama → Para üçlemesi üzerine çalışıyorum. İlk yazımda sisteme biraz girmiş oldum şimdi ise biraz pazarlamaya girmek istiyorum.
Karanlıkta Göz Kırptım Gördünüz mü?
Hayatım boyunca biraz böyle hissettim. Göz kırpıyorum ama karanlık, ses çıkardığımda ise çevremde biri var mı bilmiyorum. Artık ses çıkarmanın da ötesini düşünüyorum. Haykırmak istiyorum. Beni bir dinleyin. Bana bir bakın demek istiyorum. Işıkları açabilir misiniz? Işığı açabilecek biri var mı? Karanlıkta göz kırpmak istemiyorum artık. Şu an yazımı okuyorsunuz. Hatta ne diyeceğimi merak ettiğiniz için okumaya devam ediyorsunuz. Ne dememi bekliyorsunuz ki? Bir dakika bile yazımı okumadan bu sayfadan ayrılacağınızı biliyorum. Ne de olsa tüketim çağında yaşıyoruz. Eğer 18-19. yüzyılda bir yazımı yayınlıyor olsaydım bunu meraklı gözlerle okuyacak binlerce insan olacaktı belki de. Günümüzde o kadar kanaldan üretim imkanı bulduk ki herkes üreten konumuna geçmiş oldu. Instagram’da attığınız fotoğraflar, X’ten paylaştığınız düşünceleriniz… Hızlı tüketim çağına öyle bir girmişiz ki bu yazıyı yavaşça okuyacak tahammülünüz bile kalmamış. Bu oldukça ilginç değil mi?
Okuyan mı Var ki Yazıyorum?
Bu cümleyi en çok da ablamdan duyuyorum. Yazmak biraz kişisel bir eylem (deneyim) olarak görüyorum. 4 yıldır günlük tutuyorum. Yazmak, düşüncelerimi geliştirdiği gibi fikirlerimi de kalıcı hale getirmek için kaynak haline getirmiş oldu. Öncelikle yazmak üretmektir. Üretmek ise çok değerlidir.
Şunu söylemiyorum:
Ben Kendim için Yazıyorum.
Hayır, hayır. Ben kendim için yazsam zaten günlüğüme yazarım, burada yazmam. Sizle paylaşmak için düşüncelerimi dizginlemeye çalışmam. Fikirlerimi bu kadar net anlatmaya çalışmam. Sadece yazarım, başka bir eylem de yapmam. Bu sözü bazen görüyorum. Ben kendim için yazıyorum, çiziyorum. Bu biraz tuhaf değil mi? Her birimiz başka insanları tatmin edelim diye yazıp çiziyoruz ama söze geldiğinde ben kendim için yapıyorum diyoruz. Kendimizi kandırmayı bırakalım. Biz insanlar başka insanların ne düşündüğüne önem veriyoruz. Bu diğer canlılar için de geçerli olduğunu düşünüyorum. Bir kedi, başka bir kediyi gördüğünde pürdikkat kesiliyor. Bir köpek için de tek umurunda olan şey başka bir köpektir. Günümüze geldiğimizde like’larımız bizi değerli kılıyor. Ne kadar fazla like alırsak o kadar tatmin oluyoruz. İnsan olgunlaştıkça sanırsam bunlar önemsiz olmaya başlıyor. Sırf başkalarını tatmin edelim diye yaşamaya çalışmak yerine kendimizi tatmin etmek için yaşıyoruz gibi bir durum oluyor.
Tatmin etmek, tatmin olmak üzerine biraz düşünüp diyagram da çizdim. İnsanları tatmin ettiğimizde bundan tatmin olmuş oluyoruz. Yaptığımız eylemde tatmin olup başka insanları tatmin edersek de yine güzel bir sonuçla karşılaşıyoruz. Burada bir fark var, biz kendimiz tatmin olup başkalarını tatmin etmediğimizde bir sorun olmuş oluyor. Sanırsam ilk olarak başka insanları tatmin etmek için çalışmalıyız. Bizi başarıya götürecek şey de budur. Bundan birkaç ay önce bir diyagram hazırlamıştım. Bizler başka insanların hayalini gerçekleştirdiğimizde kendi hayallerimizi gerçekleştirebiliyoruz. Artık bunun çok net farkına varmamız gerektiğini düşünüyorum.
Pazarlama üzerine pek konuşmadım bu konu üzerine de söyleyeceklerim var.
Hayal Satın.
Böyle yazdığımda bile kendime bile sinir oldum ancak bu kaçınılmaz bir gerçektir. İnsanlar durmadan bize hayal satıyor. Reklamlarda fark etmişsinizdir; güzel kadınlar, yakışıklı erkekler, pahalı arabalar, kıyafetler ve dahası. Herkesin bize yapmaya çalıştığı şey bu. Hayal satmak. Bu sistem nasıl kurulmuş bilmiyorum ama buna ayak uydurmadığımızda başarılı da olamıyoruz. Bir hayal uğruna okuyorsunuz bu yazıyı, ben size hayal satıyorum. İleride milyon dolarlık servetime ulaştığımda şunu diyeceğim: ben eskiden yazılar yazıyordum orada bunları anlattım. Siz de gelip bu yazıları okuyacaksınız. İster istemez herkes buna dönüşmüş oluyor. Başkalarının hayallerini gerçekleştirmediğimizde biz başarısız, işe yaramaz olmuş oluyoruz. Geleceğimden şimdiden özür diliyorum. Siz Atahan’ın bir şey bildiğini mi zannediyorsunuz? Siz herhangi bir insanın bir şey bildiğini mi zannediyorsunuz? Kimsenin bir şey bildiği yok. Bunu çok netlikle söylüyorum. Geçen aylarda günlüğüme yazmıştım uygunsa buraya da alıntı yapayım. Uygun gibi 😊
“Aciz varlıklarız. Çok basit varlıklarız. Bu basitlikte bu düşünceleri yazmak bile çok ilginç geliyor. Gerçekten hem de. Etten kemikten oluşuyoruz. Her birimiz o kadar zayıf varlıklarız ki. Elon Musk’a falan bakınca ne kadar güçlüymüş gibi geliyor ama asla öyle değil. O kadar zayıflar ki. Bill Gates, Jeff Bezos veya diğer girişimciler. Hiç önemli değil. Onlar da o kadar aciz varlıklar ki. Sadece para sahibi oldukları için bunun ötesi olduklarını düşünebilirler ancak bu düşüncemin arkasındayım. Servetlerini ellerinden alsak boşluğa düşeceklerine eminim. Onlar da bizim gibi ve zayıflar. Zayıf olduklarını kabul etmek gerekli. Bu şekilde bakınca ne utanacak insan kalıyor ne de büyüklenmeye başlıyor insan. Ben ileride de büyüklenmeyeceğim. Ne kadar başarım olursa olsun ben buyum diyeceğim. Bunun ötesi olmayacak. Bunları günlüklerde belirtmek iyi oluyor. İnsanlığa sunuyorum düşüncelerimi.” 21 Ağustos 2023 Günlüğüm.
Mutlu Edin.
Pazarlamada bir diğer değer verdiğim konu ise mutlu etmek. Belki bu yazıyı okuyan kişi benimle birlikte mutlu olacaktır. Kimsenin bir şey bilmediğini farkına varmak önemlidir. Bu arada yine olay şuna geldi; yaptığınız eylemler başka insanları mutlu etmesi önemli. Kendi içlerimizde bizler çok değerliyiz, kendi özelimizde öyleyiz. Ancak yaptığımız eylemlerle başka insanları mutlu etmek yerine kırıyor, incitiyor isek sonunda kendimizin de mutsuz olacağını düşünüyorum. İnsanları mutlu etmek de çok zor olduğunu düşünüyorum. Bunu yapay zeka ile tartıştığımda çok kolay olduğunu, gülümsemenin bile mutlu edeceğini söylüyordu. Ancak tatmin etmeye baktığımızda hiç de o kadar kolay değil. İnsanları günümüzde tatmin etmek gerçekten zor olmaya başladı. Bu da yine tüketim çağının getirdiği bir sorun. İleride bu konuya da bol bol değinmek istiyorum.
Yazı Özeti:
- İnsanların Tatmin Edilmesi ve Tatmin Olunması:
- İnsanlar tatmin edildiğinde, bu tatmin yapan kişiyi de tatmin edebilir.
- Başkalarını tatmin etmek, kişisel tatminin önünde gelmelidir.
- Pazarlama ve Hayal Satma:
- Pazarlama önemli bir konudur ve başkalarının hayallerini gerçekleştirme üzerine kurulu olabilir.
- Reklamlar genellikle hayal satma amacı taşır ve tüketim çağında etkili bir araçtır.
- Yazma ve Üretme:
- Yazmak, düşünceleri geliştirmenin yanı sıra fikirleri kalıcı hale getirmek için bir kaynaktır.
- Yazmak, bir tür üretimdir ve bu, çok değerlidir.
- Mutlu Etme ve Mutlu Olma:
- İnsanları mutlu etmek önemlidir, ancak bu günümüzde zorlaşmış olabilir.
- Yapılan eylemlerle başkalarını mutlu etmek, kişisel mutluluğunuzu artırabilir.
- Hayal Satmanın Etik Olup Olmadığı:
- Hayal satmak, birçok kişi tarafından yapılır ve başkalarının hayallerini gerçekleştirirken kişisel hedeflere ulaşma yolunda etkili bir araç olabilir.
- Etik sorunlar; hayal satmanın kabul edilebilirliğini tartışmalı hale getirebilir.
Yazım umarım sizi tatmin etmiştir. Size bir sorum olacak? Hayal satmak sizce etik bir şey midir? Bunu yorumlarda tartışalım. Başkalarının hayallerini gerçekleştirirken kendi hayalinizi de gerçekleştirdiğiniz bir gün olmasını diliyorum.
23 Eylül Cumartesi görüşmek üzere. Hoşça kalın.