Kişisel Gelişim ve Eylem Odaklı Yaklaşım
Sevgili okurum,
23 Eylül gününden merhaba. Yazıya geç başladım ancak yine de bugün bitirip sizinle paylaşacağım. Çünkü biliyorum ki bir gün aksatırsam her gün aksatırım. Önceki yazılarımda fikri projeye geçirmekten ve pazarlamaktan biraz bahsetmiştim. Bu yazımda sürekli iyileştirme ve eylem odaklı yaklaşım gibi konulara değineceğim.
Uzun zamandır kafamı meşgul eden bir konu var. Sürdürülebilirlik ve sürekli olmak. Eylemlerimizi sürdürülebilir kılmadığımızda başarıya ulaşmamız mümkün olmuyor. Son zamanlarda Atomik Alışkanlıklar kitabını okuyorum. Size de şiddetle tavsiye ederim. Kitabı okumadan önce, kendi hayatımda dengeli olmaya çalışıyordum. Ortalamaya gerileme eğrisini biliyor musunuz? Ben bunu bir kitaptan öğrenmiştim ama hangi kitap olduğunu bile unuttum.
Ortalamaya Gerileme Eğrisi
Bazı günler çok mutlu olabiliyoruz, bazı günler çok mutsuz olabiliyoruz. Bazen hayat gerçekten zorlayıcı olabiliyor ancak zamanla ortalamaya geçeceğimizi bilmemiz gerekiyor. Bazı günlerde çok mutlu oluyoruz ancak bunun da geçici olduğunun farkına varmamız gerekiyor. Ortalamamız neyse ona yaklaşıyoruz. Bunun farkına vardığımdan beri bir günüm çok iyi geçmesi için uğraşmıyorum. Aynı şekilde kötü geçmesini de düşünmüyorum. Ortalamada durmaya çalışıyorum. Hatta bu ortalamayı her gün biraz daha iyiye çekmeye çalışıyorum. Bu farkındalığı önemli buluyorum. Siz de hayatınızda bu prensibi edinebilirsiniz. Bu yöntemle aylar önce günlüğümde bir alan oluşturdum ve her güne puan vermeye başladım. İlk başladığımda güne 4.5 gibi puanlar veriyordum. Sonra yazmaya, düşünmeye ve üretmeye devam ettim. 4.5 puan 5, 5.5 ve 6 şeklinde çıkmaya başladı. Her günüm çok az daha iyi geçmesi için çalışıyordum. Bunun için diyagramlar çiziyorum ve günlükler tutuyorum. 1 yıldan beri geliştirdiğim diyagram sayfam var. Bu sayfayı yaklaşık 2-3 günde bir eklemeler çıkarmalar yapıyorum. Sonuç: Muazzam. Her gün %1 daha iyi olmanız 1 sene içerisinde 37,78 kat daha iyi olacağınız anlamına geliyor. Belki ileride bu diyagramımı da sizle paylaşabilirim.
Her Gün %1 Daha İyi
Sisteme odaklanmalıyız. Bu konuyu Atomik Alışkanlık kitabında James Clear’da çok bahsediyor. Ben de yıllardır sistemli ve düzenli olmaya çalışıyorum. Tüm projelerimi sistemli bir şekilde oluşturmaya gayret gösteriyorum. Yeni sistemler kurarak zaman alan işlerimi azaltıyorum. Örneğin; endüstriyel tasarım süreci yaklaşık olarak en az bir kaç ay zaman alır. Ben çalışma sistemimi geliştirerek bu süreyi 2-4 güne kadar indirdim. Artık bir endüstriyel tasarım projesini 1 hafta gibi kısa bir sürede tamamlayabiliyorum. Hazırladığım endüstriyel tasarım sürecini incelemek isterseniz Piyon Co.’daki sayfamı inceleyebilirsiniz. Hatta yapay zeka ile tasarım sürecimi daha da geliştirmeye başladım. Şu an için herkesle paylaşmıyorum ancak ileride paylaşabilirim.
Sürdürülebilirlik Nedir?
Ben bunun için bir metafor buldum. Damlayan bir çeşme gibidir dedim. Akmıyor ancak damlıyor. Akarsa tamir etmeye çalışırız, ancak damlayan bir çeşmeyi görmezden geliriz. Bunun için hatta bir proje bile hazırlamaya başladım. Belki bir kaç aya sizlerle paylaşırım. Damlayan bir çeşmeniz varsa bir deney yapabilirsiniz. Altına bir kap koyun. Bir kaç saatte geleceği noktaya şaşkınlıkla bakacağınıza eminim.
Eylemleriniz, akmasın damlasın. Gün içerisinde yaptığınız eylemleri küçümsemeyin. Eylemler bizim yaşantımızı oluşturuyor. Yaptığımız küçük değişiklikler yıllar sonra çok farklı konuma varmamızı sağlıyor. Ben bu bilinçte yaşıyorum. Süreçlere odaklanıyorum. Eylemlerimin damlamasına, çok ufak farklılıklara yol açması için çalışıyorum. Hayatınızda biraz olsun mutlu olmak istiyorsanız sonuçlara değil süreçlere odaklanın. Ben süreçlere odaklanıyorum ve bundan memnunum.
Olaylar ve Olgular
Olaylar anlıktır. Olgular ise süreci gerektirir. Ben dünya ikincisi olduğumda herkes beni tebrik etti. Güzel bir olay yaşanmıştı. Ancak kimse sürecimi övmedi. Ödülü aldım ve bitti ancak süreç öyle mi? Hayır, asla değil. Sürekli geliştirdiğim bir süreç var ve çevremde kimse bunu övmüyor. Ne zaman ödül alırsam tebrik mesajları alıyorum. Siz sevgili okuyucularım böyle olmayın. Sonuçlara odaklanmayın. Sonuçlar sadece bir olaydır. Bizler olgulara odaklanmalıyız. Ancak bu şekilde başarılı olabiliriz.
Bunun üzerine düşünmüştüm. 25 Ocak 2021’deki günlüğümden direkt olarak alıntı yapacağım:
Olay ve Olgu Üzerinden Öğrenme İsteği
“Olgu kelimesi hemen gerçekleşmeyen ve gerçekleşmesi hızlı olmayacak olayları ifade eder. Örnek vermek gerekirse, İngilizce öğrenmek gibi bir dilin öğrenilmesi belirli bir zaman gerektirir. İnsanlar olguları isterler, ancak olayları istemezler şeklinde düşünüyorum.
Burada daha önemli bir nokta var: Olaylara eylem olarak baktığımızda, yani eylemler sonucunda hemen gerçekleşen sonuçları ifade eder. Bu durumda, İngilizce öğrenmek bir eylemi gerçekleştirmek içindir. Yani İngilizceyi konuşma, kitap okuma veya film izleme gibi şeylerde kullanırsınız. Ancak bu aktiviteleri elde edebilmek için önce İngilizceyi öğrenmemiz gerektiğini düşünmek, İngilizceyi asla öğrenemeyeceğimizi kabul etmek anlamına gelir. Bu nedenle eylemleri sonuçlara ulaşmak için gerçekleştirmemiz gerekmektedir. Örneğin, kitap okumayı hedefliyorsak, çocuk kitapları dahi olsa okumaya çalışmak veya çeviri yardımıyla okumak gibi adımlar atabiliriz. Bu noktada Calibre gibi araçlar oldukça işe yarayabilir. Ayrıca sesli materyalleri dinlemek için Voscreen gibi kaynakları kullanabiliriz. Bilgisayar üzerinde araştırma yaparken ise QTranslate (artık DeepL kullanıyorum) gibi yardımcı araçlar işe yarar. Bilmediğimiz kelimeleri işaretlemek için Chrome eklentileri de mevcut. Eylemler bu şekilde adım adım gerçekleştirilmelidir.
Kimse bugün “İngilizce kitap okuyacağım” gibi hedefler koymazken, “İngilizce öğreneceğim” gibi hedefler belirler. Veya böyle hedefleri belirleyebilirler.
Bu olay ve olgu tanımı üzerinden daha fazla örnek sunabilirim. Örneğin, zengin olmak bir olgudur. Hemen gerçekleşmesi, belirli koşullar yerine getirilmediği sürece çok düşük olasılıklar haricinde imkansızdır. Ancak doğru yatırımlar, doğru zaman ve doğru kişilere ve nesnelere yapıldığında gerçekleşebilir. Bu nedenle olgular, genellikle sonuçlar gibi görünürler. Bir olayın gerçekleştiğini söylemek için, bu olayın olguya dönüştüğü noktada olduğunu söyleyebiliriz.
Başarılı olmak da bundan çok farklı değildir. Belli olay dizileri gerçekleştiğinde ancak mümkün olabilir. İşte bu nedenle hayatımızda olgulara değil, olaylara odaklanmalıyız. Ben buna “eylem” diyorum. Eylemlere öncelik verirsek, şu anda yapabileceğimiz işlere odaklanabiliriz ve olguların uzun sürebileceğini kabul etsek bile, bir gün ulaşabiliriz. Aksi takdirde hiçbir zaman ulaşamayacağımız kesindir.” 25 Ocak 2021 Günlüğüm.
Yazı Özeti:
- Sürekli İyileşme ve Sürdürülebilirlik
- Hayatta sürekli gelişmeye ve uzun vadeli sürdürülebilir eylemlere odaklanın. Başarı için eylem odaklı olun.
- Ortalamaya Gerileme Eğrisi
- Duygusal dalgalanmalara takılmadan, her gün küçük iyileştirmeler yaparak daha istikrarlı bir yaşam sürdürün.
- Her Gün %1 Daha İyi
- Günlük hedefler belirleyin ve her gün %1 daha iyi olma amacıyla küçük adımlar atın.
- Sisteme Odaklanmak
- Projelerinizi düzenli ve sistemli bir şekilde yönetin, yeni sistemler oluşturarak verimliliği artırın.
- Sürdürülebilirlik Nedir?
- Sürekli eylemlerle uzun vadeli başarı elde etmeye çalışın, kısa vadeli çözümlere değil, sürdürülebilir çözümlere odaklanın. Damlayan bir çeşme gibi düşünün.
- Olaylar ve Olgular
- Anlık olaylar yerine sürekli olgulara odaklanarak, uzun vadeli başarı için süreçlere önem verin.
Bugün size küçük eylemlerin fark yaratabileceğinden, ortalamaya gerileme eğrisinden biraz sürdürülebilirlikten ve çokça olay ve olgu üzerine düşüncelerimi paylaştım. Umarım size bir şeyler katabilmişimdir. Eğer günde %2 kendinizi geliştirirseniz bir yılda 1377 kat (1,02^365) gelişmiş olacaksınız. İyi yolculuklar dilerim. 27 Eylül Çarşamba günü görüşmek üzere. Hoşça kalın.